Antalya'nın gözde ilçesi Manavgat, beklenmedik bir doğa olayıyla sarsıldı. Gültepe Mahallesi'nde meydana gelen şiddetli hortum, bölgede büyük hasara yol açtı. Bir mobilya atölyesi ve çevresindeki yapılar, hortumun etkisiyle adeta enkaza döndü. Peki, bu felaketin bilançosu ne oldu ve bölgede hayat ne zaman normale dönecek?
Hortumun Şiddetiyle Yıkılan Hayaller
Hortum, D400 kara yolu üzerindeki bir mobilya atölyesini hedef aldı. Atölye bahçesinde bulunan üçgen ev, yaklaşık 20 metre savrularak paramparça oldu. Bir motokaravan devrildi ve ne yazık ki can kaybı yaşanmadı. Ancak, hortumun etkisiyle bölgedeki 8 otomobilde ciddi hasar meydana geldi. Savrulan parçalar, yoldan geçen bir araca da zarar verdi.
İşletme sahibi Ahmet Ali Gök, yaşadıkları şoku şu sözlerle dile getirdi:
Hortum uyarısı nedeniyle önlem almıştık ancak bulunduğumuz noktada aniden hortum oluştu. Şiddetli hortum nedeniyle büyük yıkım yaşadık. Üçgen evimiz vardı, tamamen parçalandı. 9 aracımızda ciddi hasar var, özellikle iki tanesi ağır hasarlı. Tiny House tamamen parçalandı. Çelik şaseler bile bükülmüş durumda. O an ne olduğunu anlayamadık, her şey 30 saniye içinde olup bitti.
Gök, zararın 8 ila 10 milyon lira arasında olduğunu tahmin ettiklerini belirtti.
Manavgat'ta Hayat Durdu Mu?
Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Seydi Tahsin Güngör, olumsuz hava koşullarının bölgede büyük hasara yol açtığını ifade etti. Yetkililer, bölgede hasar tespit çalışmalarına hızla başladı. Hortumun ardından bölgede hayatın normale dönmesi için çalışmalar aralıksız devam ediyor.
- Hasar tespit çalışmaları sürüyor
- Yaraların sarılması için destek bekleniyor
- Bölge halkı umutla geleceğe bakıyor
Türkiye'de Hortumlar Neden Artıyor?
Son yıllarda Türkiye'de hortum olaylarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. İklim değişikliği, deniz suyu sıcaklıklarının yükselmesi ve atmosferdeki dengesizlikler, hortumların oluşumunu tetikleyen faktörler arasında gösteriliyor. Uzmanlar, bu tür doğal afetlere karşı daha hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor.
Manavgat'ta yaşanan bu felaket, doğal afetlere karşı hazırlıklı olmanın ve iklim değişikliğiyle mücadele etmenin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bölge halkının yaralarını sarması ve hayatın normale dönmesi için hep birlikte destek olmalıyız.
