
Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor! Karartma Geceleri Geri mi Dönüyor?
Türkiye'de ve dünyada gazetecilere yönelik saldırılar artarken, basın özgürlüğü alarm veriyor. "Savaş yıllarının karartma geceleri diğer zamanlarda çoğu kez hafızanın karartma gecelerine dönüşüyor," diyen şairin sözleri, günümüzdeki durumu özetler nitelikte. Geçmişin karanlığına karşı bir ışık yakmak, demokrasiyi ve basın özgürlüğünü savunmak için hayati önem taşıyor.
Basın Özgürlüğü Neden Hayati?
Demokrasi ve basın, birbirinin ayrılmaz parçalarıdır. Basın özgürlüğünü savunmak, aslında demokrasiyi savunmaktır. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) gibi kuruluşlar, yıllardır bu mücadeleyi sürdürüyor. Ancak, son yıllarda gazetecilere yönelik baskılar ve saldırılar giderek artıyor. Bu durum, Avrupa'da demokrasiyi savunmanın, medya özgürlüğünü savunmaya bağlı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
- Siyasi Kutuplaşma: Medya üzerindeki baskıyı artırıyor.
- Dezenformasyon: Gerçeklerin çarpıtılması, gazetecilerin işini zorlaştırıyor.
- Aşırı Sağ Etkisi: Medyayı hedef göstererek, gazetecileri sindirmeye çalışıyor.
- Siyasi Baskı: Bağımsız haberciliği engellemeye yönelik girişimler artıyor.
- Fonlamanın Azaltılması: Medyanın ekonomik bağımsızlığını zayıflatıyor.
Cezasızlık Politikası Tehdidi Büyüyor
Dünyada yaşanan düşmanlık iklimi, gazetecilere yönelik saldırılarda ciddi bir artışa neden oluyor. Mapping Media Freedom (MapMF) verilerine göre, geçen yıl gazetecilere yapılan yaklaşık 1.400 saldırı kaydedildi. Saldırıların failleri genellikle bilinmiyor ve cezasızlık politikası yaygınlaşıyor. Devletler, basına karşı cezasızlık politikalarını adeta bulaşıcı bir hastalık gibi yayıyor ve uyguluyor. Kanun değişiklikleri gazetecileri korumak yerine, onları sınırlandırıyor ve hatta hapse atıyor.
Gazeteciler, doğal afetler, atık yönetimi, madencilik, çevre haberleri ve kirlilik gibi konuları haberleştirirken dahi ciddi tehditler alıyor ve engellerle karşılaşıyor. Bu durum, basın özgürlüğü için daha fazla koruma ve desteğe duyulan ihtiyacı açıkça gösteriyor. Tüm kuruluşlar, Avrupa'da medya özgürlüğü olmadan demokrasi ve güvenliğin olamayacağını vurguluyor.
Adalet Arayışı ve Hafızanın Önemi
Peki, hukuk işe yaramıyorsa; edebiyat ve hafıza neye yarıyor? Geçmişin acı izleri ve yaraları, geleceğin kurucusu olabilir mi? Murathan Mungan, yazma nedenlerinden birinin adalet olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Yazarlık, aynı zamanda bir adalet ve hakikat arayışıdır çünkü. Bir bakıma hayatta bulamadığı adaletin izini yapıtlarında sürmek değil midir yazarın yaptığı?"
Cezasızlık, devletin politikası haline geldiğinde, demokrasi ve hukukun üstünlüğü hiçe sayılıyor, şiddet ve şiddetin yarattığı bir düzen başlıyor. Demokrasi istiyorsak, basın özgürlüğü şarttır. Basın özgürlüğü olmadan demokrasi savunulamaz ve var olamaz. Unutmayalım ki, hakikati bilme hakkının başta devlet tarafından ihlali, bu coğrafyada yaşayan herkese zarar verir.
Basın özgürlüğünü savunmak, demokrasiyi savunmaktır. Cezasızlık sorununu konuşarak, hafızalarımızın karartma gecelerine dönüşmesine izin vermeyelim. Hayata karşı bir duruş sergileyelim ve faşizmin alay etmesine asla izin vermeyelim. Adalete gölge düşüren suçların cezasız kalmadığını bilmek hepimizin hakkıdır. İnsan hayatının korunması ve insan onuruna saygı duyulması demokratik ve sosyal bir hukuk devletinin temel özelliğidir.