
Sırrı Süreyya Önder'in Şaşırtan Sırrı: İmamlık Yapıp Köyü Neden Terk Etti?
DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in vefatı ardından, Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek'in anlattığı bir anı gündeme bomba gibi düştü. Önder'in hayatının bilinmeyen bir döneminde geçici imamlık yaptığı ve bu süreçte yaşadığı sıra dışı bir olay sonrası köyü terk ettiği ortaya çıktı. Bu ilginç detay, Önder'in çok yönlü kişiliğine yeni bir boyut kazandırdı.
Sırrı Süreyya Önder'in İmamlık Macerası
Nevzat Çiçek, Sırrı Süreyya Önder'in toplumun her kesimiyle kolayca iletişim kurabilen bir insan olduğunu vurgulayarak, onun farklı mesleklerdeki deneyimlerine dikkat çekti. Çiçek, "Sırrı abi fotoğrafçılık yaptı, lastikçilik yaptı, film yönetmenliği ve senaristlik yaptı ama bir de geçici imamlık yaptı. Adıyaman’da geçici imamlık yaparken bir cenaze geliyor. Köyde imam cenazeyi yıkamak zorunda, ama o cenaze sahiplerini gönderip köyü terk ediyor. Böyle bir imamlık macerası da vardı," şeklinde konuştu.
Bu beklenmedik olay, Sırrı Süreyya Önder'in hayatındaki sıra dışı anlardan sadece biri olarak kayıtlara geçti. İmamlık gibi manevi bir görev üstlenirken yaşanan bu tecrübe, onun insanlara olan yaklaşımını ve hayata bakış açısını nasıl etkilediği merak konusu oldu.
Beynelmilel Filminin Ardındaki Gerçekler
Çiçek, Önder'in kaleme aldığı ve büyük beğeni toplayan Beynelmilel filminin de aslında Adıyaman'da yaşanmış gerçek bir hikayeden esinlendiğini belirtti. "Yaşadıklarını yazıya döküyordu. Yaşadığı çevreyi çok iyi anlatıyordu. Altın Koza başta olmak üzere birçok ödül kazanmıştı," diyen Çiçek, Önder'in hayatından kesitleri sanata dönüştürme yeteneğine vurgu yaptı.
Sırrı Süreyya Önder'in çok kültürlü bir ailede büyüdüğünü ifade eden Nevzat Çiçek, ailesinin farklı dünya görüşlerine sahip bireylerden oluştuğunu belirtti. "Ailesi Fakir Baykurt’un arkadaşıydı. Babası Türkiye İşçi Partisi'nin Adıyaman'daki ilk örgütlenmesini yapmıştı. Dedesi CHP’liydi, bir dayısı Risale-i Nur geleneğindendi. Türkmen bir ailenin içinden geliyordu ama sosyalist kadar sosyalist, dindar kadar dindardı," şeklinde konuştu.
Etnik Kimliği Üzerine Esprileri
Önder'in etnik kimliği üzerine yaptığı esprili yaklaşımlara da değinen Çiçek, "Türkiye’de siyasi ortam gerginleştiğinde herkes onun Kürt olduğunu sanırdı. Kendisi de esprili bir şekilde ‘Bu ülkede Türk olduğumuzu bile anlatamıyoruz’ derdi," dedi. Bu sözler, Önder'in toplumsal konulara mizahi bir dille yaklaşma yeteneğini gözler önüne seriyor.
Nevzat Çiçek, Sırrı Süreyya Önder'i "Adıyaman’ın en büyük kültürel taşıyıcılarından biriydi. Hikâyeleriyle, mücadeleleriyle, fikirleriyle barışı inşa etme sorumluluğunu taşıyan bir insandı" sözleriyle andı.
Sırrı Süreyya Önder'in geçici imamlık yaptığı ve bir cenaze sonrası köyü terk ettiği bu ilginç anı, onun hayatının sadece bir parçası olsa da, kişiliğinin derinliklerini ve farklı yönlerini anlamamıza yardımcı oluyor. Toplumun her kesimiyle iletişim kurabilen, yaşadıklarını sanata dönüştürebilen ve barış için mücadele eden bir insan olarak Sırrı Süreyya Önder, her zaman hatırlanacak.