Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün adının anılmaması, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Görev süresi dolan Ali Erbaş'ın ardından göreve gelen Safi Arpaguş'un ilk hutbesinde de aynı tavrın sürdürülmesi dikkat çekti. Hutbede şehitler ve gaziler anılırken, Cumhuriyet'in kurucusuna yer verilmemesi tepkilere neden oldu.

Atatürk Neden Anılmadı?

Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, milli bayramlarda Atatürk'ü anmaması nedeniyle sıkça eleştiriliyordu. Yeni başkan Safi Arpaguş'un da aynı çizgiyi sürdürmesi, kurumun bu konudaki tutumunun değişmediğini gösteriyor. Hutbede kardeşlik ve milli değerlere vurgu yapılırken, Çanakkale ve Malazgirt gibi zaferler kardeşlik bağıyla ilişkilendirildi. Ancak Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'e yer verilmemesi, bazı kesimler tarafından büyük bir eksiklik olarak değerlendirildi.

Hutbede yer alan "Bu toprakları canlarıyla bize vatan eden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz" ifadeleri, Atatürk'ün anılmamasıyla tezat oluşturdu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulduğu düşünüldüğünde, bu durum daha da dikkat çekici hale geliyor.

Diyanet'in Tutumu Ne Anlama Geliyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu tutumu, kurumun Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine bakış açısı hakkında soru işaretleri yaratıyor. Özellikle Cumhuriyet'in 100. yılına yaklaşırken, bu tür olaylar kamuoyunda daha da büyük tepkilere yol açıyor. Diyanet'in bu konuda nasıl bir açıklama yapacağı ve gelecekteki hutbelerde nasıl bir tutum sergileyeceği merakla bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşundaki rolü ve önemi göz ardı edilemez. Atatürk'ün ilke ve inkılapları, Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, Diyanet'in Atatürk'ü anmaması, sadece bir eksiklik değil, aynı zamanda Cumhuriyet değerlerine de bir saygısızlık olarak algılanabilir.

Peki, Diyanet bu konuda nasıl bir yol izleyecek? Kamuoyunun tepkileri dikkate alınacak mı? Yoksa aynı tutum sürdürülmeye devam mı edilecek? Bu soruların cevabı, Diyanet'in gelecekteki imajı ve toplumla ilişkileri açısından büyük önem taşıyor.